O sabah uynadığında içinde anlamsız bir telaş vardı... İlk gözünü açtığı anda birkaç saniyelik bir kendi gelme süresi olduğundan dolayı, kim olduğunu, nerede olduğunu idrak etmek için bekledi, ve sonunda her şey yerine oturdu. Uzun zamandır ilk defa soğuktu hava, ve belki bu yüzden hiç yataktan çıkmak istememişti... Bu günü iple çekmesine rağmen, o an yaklaştıkça aslında istemediğini düşünmeye başlamıştı... Bunu sebebi belliydi aslında... Korkuyordu...
Eski sevgiliyle buluşmak zaten hep zor olmuştu ama, eğer o kişi unutulmadıysa o zaman her şey daha da zor oluyordu işte... Bir sürü farklı düşünce vardı kafasında... Bir yandan onu unutamadığını belli etmeli, diğer yandan da aslında iyi olduğunu gösteren rahat tavırlar sergilemeliydi... Bu dengeyi tutturmak hiç kolay değildi... Hele ki rol yapmak gerekiyorsa...
Çok garip diye düşündü içinden... Eskiden, her anını beraber geçirdiği, asıl onunla görüşmediği zaman tuhaf hissettiği kişiyle şimdi görüşmeden önce, binbir türlü plan yapmak zorunda hissediyordu kendini... Kendine gel dedi, rahat ol, iki eski sevgili, yeni arkadaş olarak birer kahve içeceksiniz geçecek... Önce oturdu bekledi, ben aramayayım, o arasın ne zaman buluşacağımızı söylesin... Hatta aa bugün müydü o gibi bir tavır bile sergileyebilirim... Sonra telefonu alıp mesaj çekti... Dayanamamıştı... Zaten onu kaybetmesinin sebebi de bu değil miydi... Aşırı ilgi, sabırsızlık... Bunu hiçbir zaman anlayamayacaktı... İnsan sevgiden sıkılır mıydı ki... Keşke biri de bana benim ona davrandığım gibi davransa diye düşündü içinden... Merak ediyordu sevgiden, ilgiden sıkılmanın nasıl bir şey olduğunu...
Artık o an gelmişti... Buluşacakları yerde beklerken garip bir tedirginlik sarmıştı her yanını... Karşıdan gelen her insanı o zannediyor, bekleme pozisyonuna giriyordu. Evde çalışmıştı nasıl olsa. Nasıl durursam daha iyi olur diye ayna karşısında şekilden şekle girmişti. En sonunda rahat olmaya karar verdi. Onu gördüğü an başka yere bakacak, aaa geldin mii diyerek dönüp öpecekti. En iyisi buydu... Kafasından bunlar geçerken karşıda belirdi... Evet bu oydu. Geliyordu. Gülümsedi mi?! Gördü mü onu gördüğümü. Çevirsem mi kafamı... Görmemiş gibi yapmam lazım. Ama sanırım ben de gülümsedim, lanet olsun! Yaklaşıyo, gülümsüyo bana, hayır artık çeviremem kafamı. O kadar plan yapmasına rağmen, hepsi boşa gitti işte, karşılıklı durmuş birbirlerine bakıyorlardı... "Hala aynısın... Beni uzaktan görünce tedirginliğin her halinden belli oluyor" Bu ne demek şimdi... Dalga mı geçiyordu... Sinirlenmeli miydi bunu üzerine... Hiç bi zaman sert olamamıştı, bu sefer sert olmam gerek diye düşünmüştü gelirken, işte tam zamanı, ne demek o! diyerek tepkisini gösterebilirdi. Ama gülümsedi. "Hehe, işte, değerini bil..." Olmadı... Hala aynıydı, farklı biri olamayacaktı... Zaten artık çok geç diye düşündü, nasılsa dönmez bana... En iyisi günün tadını çıkarmak...
Nereye gidelim diye sordu kız. "Bilmem ki... Nereye istersen... " Oysa yeri erkek seçmeliydi...
Eski sevgiliyle buluşmak zaten hep zor olmuştu ama, eğer o kişi unutulmadıysa o zaman her şey daha da zor oluyordu işte... Bir sürü farklı düşünce vardı kafasında... Bir yandan onu unutamadığını belli etmeli, diğer yandan da aslında iyi olduğunu gösteren rahat tavırlar sergilemeliydi... Bu dengeyi tutturmak hiç kolay değildi... Hele ki rol yapmak gerekiyorsa...
Çok garip diye düşündü içinden... Eskiden, her anını beraber geçirdiği, asıl onunla görüşmediği zaman tuhaf hissettiği kişiyle şimdi görüşmeden önce, binbir türlü plan yapmak zorunda hissediyordu kendini... Kendine gel dedi, rahat ol, iki eski sevgili, yeni arkadaş olarak birer kahve içeceksiniz geçecek... Önce oturdu bekledi, ben aramayayım, o arasın ne zaman buluşacağımızı söylesin... Hatta aa bugün müydü o gibi bir tavır bile sergileyebilirim... Sonra telefonu alıp mesaj çekti... Dayanamamıştı... Zaten onu kaybetmesinin sebebi de bu değil miydi... Aşırı ilgi, sabırsızlık... Bunu hiçbir zaman anlayamayacaktı... İnsan sevgiden sıkılır mıydı ki... Keşke biri de bana benim ona davrandığım gibi davransa diye düşündü içinden... Merak ediyordu sevgiden, ilgiden sıkılmanın nasıl bir şey olduğunu...
Artık o an gelmişti... Buluşacakları yerde beklerken garip bir tedirginlik sarmıştı her yanını... Karşıdan gelen her insanı o zannediyor, bekleme pozisyonuna giriyordu. Evde çalışmıştı nasıl olsa. Nasıl durursam daha iyi olur diye ayna karşısında şekilden şekle girmişti. En sonunda rahat olmaya karar verdi. Onu gördüğü an başka yere bakacak, aaa geldin mii diyerek dönüp öpecekti. En iyisi buydu... Kafasından bunlar geçerken karşıda belirdi... Evet bu oydu. Geliyordu. Gülümsedi mi?! Gördü mü onu gördüğümü. Çevirsem mi kafamı... Görmemiş gibi yapmam lazım. Ama sanırım ben de gülümsedim, lanet olsun! Yaklaşıyo, gülümsüyo bana, hayır artık çeviremem kafamı. O kadar plan yapmasına rağmen, hepsi boşa gitti işte, karşılıklı durmuş birbirlerine bakıyorlardı... "Hala aynısın... Beni uzaktan görünce tedirginliğin her halinden belli oluyor" Bu ne demek şimdi... Dalga mı geçiyordu... Sinirlenmeli miydi bunu üzerine... Hiç bi zaman sert olamamıştı, bu sefer sert olmam gerek diye düşünmüştü gelirken, işte tam zamanı, ne demek o! diyerek tepkisini gösterebilirdi. Ama gülümsedi. "Hehe, işte, değerini bil..." Olmadı... Hala aynıydı, farklı biri olamayacaktı... Zaten artık çok geç diye düşündü, nasılsa dönmez bana... En iyisi günün tadını çıkarmak...
Nereye gidelim diye sordu kız. "Bilmem ki... Nereye istersen... " Oysa yeri erkek seçmeliydi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder